Geyve şiirlerinden bazıları.....
MONA ROZA
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller
Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar
Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek...
Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları
Ki ben Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Mona Roza bulurum seni
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım sığmaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece ve güne
Altın bilezikler o kokulu ten
Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve´nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller
Sezai KARAKOÇ
Geyve Bir Güzel Belde...
Nice ünlü şairin, şiirinde yer almış,
Yeşillikler ortası, işte bir Güzel Belde.
Çevresinde köyleri, O ´ na selâma durmuş,
Sakarya ´ dan Dağlara, öyle yücelmiş Geyve.
Sarıgazi ve Hırka, Esenköy ´ le Suçatı,
Alıplar ile tutmuş, Muzafferiye hattı.
Sebzeleri lezzetli, meyveleri bal gibi;
Üstünde sabah akşam, güneş doğdu ve battı.
Emirler ve Cumalı, Çamlık ile Yaraşlar,
Gaipler önde gider, arkasından Kadirler.
Gündüzler Cennet gibi, geceler ışık yurdu,
Doruklarda gizlenir, Şehren ile Aygırlar.
Göynük suyu - Cumalı, Karacaören köyü,
Durmuşlar ´ dan Duraklar, Çukurköy ´ de bir büyü.
Kadılar ´ da bir hava, diriltirken ölüyü,
Gündüzler yöresinde, sürdürmekte görgüyü.
Akdoğan ´ dan Cine ´ ye uzar gider bu yollar,
Arpaçlar ´ dan yukarı boy gösterir Günhoşlar.
Askere giden yâre su atarken nişanlı,
Terhis olan Mehmed ´ e sarılır narin kollar.
Nevzat Bilgiç
Sakaryaya Şiirler
GÜZEL GEYVE´M
Geyvem, şirin memleketim,
Sana tutkunum, ezelden.
Ayrılık olsa da seni,
Unutamam, güzel Geyve´m.
Hatırlarım kırlarını,
Kışın yağan, karlarını.
Ayva, üzüm, narlarını,
Unutamam, güzel Geyve´m.
Gezdim, nice dağlarını,
Gördüm, üzüm bağlarını.
Derelerle, çaylarını,
Unutamam, güzel Geyve´m.
Sakarya´yı, Karaçay´ı,
Gece, gökte gezen Ay´ı,
Sarıgazi´yi, Hırka´yı,
Unutamam, güzel Geyve´m.
Sular içmiştim, çeşmenden,
Güller dermiştim, Eşme´nden.
Sana, selâm olsun benden,
Unutamam, seni Geyve´m.
Leylek yuvası, damların,
Serin olur, akşamların.
Süsler doğayı çamların,
Unutamam, seni Geyve´m.
Tarlaların öbek öbek,
Harmanda vurulur dibek.
Sayılır, şöhretin tek tek,
Unutamam, seni Geyve´m.
Geyve Geceleri
Bayırakça şehirde, kartal yuvası bir evde,
Geceler boyu, boğazı anımsatır Geyve...
Geyve: Üsküdar - Bağlarbaşı ´ na çıkan yol,
Sarıgazi - Hırka - Suçatı: Altunizade - Çamlıca - Acıbadem,
Yüzlerce ışık halinde, araçlar geçer önümden...
En önde fabrikalar: Üsküdar iskelesi,
Yanaşmış vapurlar ve sandalların yüzlercesi...
Cevizin hizasında, Sarıgazi çaprazı:
Sanki Haydarpaşa, Garı ve çevresi...
Umurbey: Feneryolu,
Safibey ve Çengel: Kadıköy iskelesi..
Ortada Sakarya: Dönüşürken Boğaz ´ a,
Kız kulesi yok gibi, iz sürüyor karanlık,
Yakınlarda Ak gıda, ne kadar da aydınlık!
Sanki köprü ve Karaköy,
Sisler altı Eminönü.... Sirkeci.
Metin Tesisleri - Shell: Kadıköy iskelesi tatilde gibi,
Rıhtıma yanaşmış, bir Atlantik Aşan,
İlhan Tan: az ilerde Kabataş ve Beşiktaş, uzaklardan... Geyve-Eşme: Üsküdar ´ dan Kuzguncuk,
Hisar ´ dan sonra Kavacık.
Ama boğazda gidiş geliş yok! ...
Genel grev mi var, tüm gemiler iskelede,
Sanki anılar yarışır, usumun bir yerinde...
Bozören ´ le Hacılar: belli belirsiz Adalar;
Orda yanıp sönen ışıklar, sanki diyor; burda hayat var! ...
Nevzat Bilgiç
Sakaryaya Şiirler
Kitabımdan
Tarih yazdı o Boğaz´ın,
Ilık rüzgâr eser, yazın.
Çekilir senin, her nazın,
Unutamam, seni Geyve´m.
Alifuatpaşa, Eşme,
Ey gurbet, yaramı deşme.
İki gözüm, iki çeşme,
Unutamam, seni Geyve´m.
Fahri ERSAVAŞ
GEYVE MELODİLERİ
Yıllardır bir türlü gidemediğim,
Geyve´de dereler yine akar mı ?
Ağacından erik, kiraz yediğim,
Bahçelerde bülbül, yuva yapar mı ?
İnciksuyu diye bir dere vardı,
Bu dereden sanki, billur akardı.
Karasu deresi, bentler yıkardı,
Geyve´de yine o gür sular var mı ?
Çaykenarı derdik, gidip gezerdik,
Sakarya derdik, girip yüzerdik.
Kırlarından, yaban gülü dererdik,
Açmalarda gelincikler açar mı ?
Umurbey, buğdayla, üzüm deposu,
Beylik Hendeği´nde, durgun akar su.
Eşme´de başkadır, gülün kokusu
Düğünlerde kızlar, kına yakar mı ?
Koca bir tarihtir, PARLA TEPESİ,
Korkutmuş Yunan´ı topların sesi.
Seymenleri, efelerin efesi,
Onlar bayramlarda yine oynar mı ?
Karadağ´la, Samanlıdağ arası,
Ortasında yeşil GEYVE OVASI.
Hatırlarım, çok temizdi havası,
Eski dostlar, acep beni anar mı ?
Dünyada eşsizdir, GEYVE BOĞAZI,
Bir başkadır, hem baharı, hem yazı.
Kızlarının çekilirmiş, her nazı,
Genç âşıklar, Mecnun gibi yanar mı ?
Sarar beni zaman zaman bir duygu,
Girmez gözlerime, bazen hiç uyku.
Canlanır karşımda, GEYVE´nin ufku,
Bizim dama yine kuşlar konar mı ?
Fahri ERSAVAŞ
GEYVE´DE ZAMAN
GEYVE´nin o yeşil ovalarında,
Bir bahar meltemi, eser her zaman.
Kuşlar cıvıl cıvıl, yuvalarında,
Eski bir anıdır, içimde yanan,
Bir bahar meltemi, eser her zaman.
Bağ ve bahçeler içinde, güzel
Bir beldedir GEYVE, gözümde tüter.
Süsler hayalimi, hep dantel dantel,
Gül bahçelerinde, bülbüller öter,
Bir cennettir GEYVE, gözümde tüter.
Geçmişi yadeder, toprağı,taşı,
Çay Irmağı, gelip geçer yanından.
Tarihle eşittir, belki de yaşı,
SAKARYA, renk almış , şehit kanından,
Çay Irmağı, gelip geçer yanından.
Bir altın gerdanlık gibi görünür,
Üç kemerli, o SAKARYA KÖPRÜSÜ.
Kışın bulutlara, sise bürünür,
PARLA TEPESİ´dir, Boğazın süsü,
Üç kemerli, o SAKARYA KÖPRÜSÜ.
Köklü bir tarihi yansıtır bize,
Elvanbey´den kalmış olan İMARET.
Maziyi işledik, benliğimize,
Asırların koruduğu, soylu emanet,
Elvabey´den kalmış olan İMARET.
ALİFUATPAŞA, gizemli bir yer,
GEYVE BOĞAZI´nın, onda tapusu.
Yan yana gelmiş hep, tüm güzellikler,
Kışın Sakarya´da, hırçın akar su,
GEYVE BOĞAZI´nın onda tapusu.
Bağ bozumu şimdi, GEYVE´de mevsim.
Yeşillik kaybolmuş, ovalar sarı.
Hafızamda, kalmış olan her isim,
Canlandırır, bende hatıraları,
Yeşillik kaybolmuş, ovalar sarı.
Bence, her semti bir, cennet köşesi,
Rüya gibi geçer, GEYVE´de zaman.
UMURBEY´i, SAFİKÖY´ü, EŞME´si,
Canlanır gözümde SARGAZİ, her an,
Rüya gibi geçer, GEYVE´de zaman.
Fahri ERSAVAŞ
GEYVE ÖZLEMİ
İçime özlemini, sindirdim damla damla,
Kalbim seni anıyor, şu kararan akşamla.
Çok şirin bir beldesin, çok güzelsin sen Geyve
Ruhumdaki tek arzu, tek emelsin sen Geyve.
Bahar çoktan gelmiştir, çam kokan dağlarına,
Nefis üzümler veren, o yeşil bağlarına.
Sulak ovalarında, kuzucuklar meleşir,
Sakarya´nın suları, rüzgârla cilveleşir.
Koca bir tarih saklar, şanlı PARLA TEPESİ,
Yunan´ı ürkütmüştü, toplarının güllesi.
Bir doğa harikası, o gizemli BOĞAZ´ın,
Ekin tarlalarını, başaklar süsler yazın.
Köhne bağ evlerinde, bağ bekler köylü kızlar,
Geceleri semanda, yanıp söner yıldızlar.
Tabiat sana sermiş, yeşil seccadesini,
Unutmam, Karasu´nun çağıltılı sesini.
Boldur tarlalarında, kavun, karpuz ve meyve,
Rengârek gül çeşidi, ile bezenen Geyve.
Bir gün gelip suyundan, bir avuç içsem yeter,
İnan yoktur dünyada, senin gibi şirin yer.
Canlanır ara sıra, gözümde çocukluğum,
Tarladaki ağacın altında uyuduğum
Günler bana seslenir : Söyle şimdi nerdesin ?
Peşinden hayâl olup, koşarım da o sesin,
Anlarım en sonunda, gurbette olduğumu,
Sıla hüzünleriyle, sararıp, solduğumu.
Silmedim hiç bir zaman, hayâllerimden seni,
İçimdeki duygular, dünkü gibi yepyeni.
Kavuşmak isterim hep, toprağına, taşına,
Kırların, sokakların, hepsi bana aşina.
O toz pembe günleri, hatırlatman yetişir,
Hülyâlarım, her zaman, seninle haşır-neşir.
İçime özlemini sindirdim damla damla,
Kalbim seni anıyor, şu kararan akşamla.
Fahri ERSAVAŞ
GEYVE ÜZERİNE
Geyve´nin gülleri bir başka kokar
Elvan Bey ses verir bize maziden
Yaylalar göğsüne çiğdemler takar,
Vardır menkıbeler Sarıgazi´den
Elmasından, üzümünden bal akar
Kaynak: iNTERNET
Adres:
İNCİKSUYU MAH. KEPEKLİ CAD. ELVAN BEY ANADOLU LISESI NO 81 GEYVE / SAKARYA
Telefon
0264 517 0054